Bir İspanyol’un Gözünden Timur’lu Sarayı Ziyafeti

Bu yazıda Timur’a elçi olarak ziyaret etmiş olan Clavijo ve onun gözlemelerini paylaşacağım. Clavijo bir İspanyol asilzadesir.  Yazmış olduğu “Embassy to Tamerlane” adlı kitabı 1406 yılında yazmıştır. Timur sarayındaki yemek kültürü hakkındaki bilgileri bu kitaptan faydalanmaktayız.

Kastilya kralı III. Henry’nin Timur’a gönderdiği elçilik heyetinde yer alan ve Timur’un yedi yıllık seferi dönüşünde Semerkand’da verdiği açık hava
ziyafetlerinin büyük bir kısmına katılan Clavijo, bu ziyafetlerden detaylı bir şekilde bahsetmiştir.

Clavijo kimdir ?

Ruy Gonzáles de Clavijo [Klaviho diye okunur] Papalık özel emri ile Timur‘un sarayına elçi olarak gönderilmiştir. Bir İspanyol asilzadesidir.

1402 yılında Ankara Savaşı’nda Osmanlı’yı yenen Timur’a 1404 yılında İspanyol İmparatoru tarafından elçi olarak gönderilmek üzere Cadiz kentinden gemi ile Akdeniz’e girerek yolculuğa başlar. Timur İmparatorluk başkenti Semerkant şehrinde bulunmaktadır. Cebelitarık Boğazını geçen Clavijo, İstanbul üzerinden Komnenoslar tarafından yönetilen Trapezus kentine gelmişti.

Clavijo, İstanbul’u ziyaretinde İstanbul’un o günkü durumu hakkında gözlemlerde bulunur. İstanbul’un Bizans’ın son dönemindeki durumunu anlatır. O sırada Osmanlı şehzadeleri, iktidar için birbirleriyle savaşmakta ya da gizli ittifaklar kurmaktadırlar. Osmanlı’nın Asya’daki topraklarında bir kargaşa hüküm sürerken, Rumeli topraklarında Osmanlı düzeni büyük ölçüde devam etmektedir. Clavijo, daha sonra, Karadeniz yolu ile İstanbul’dan ayrılır. İstanbul adının ilk defa onun seyahatnamesinde geçtiği söylenmekte olup, Galata Cenevizlileri kolonisinin, “aşağı şehir” anlamında “Stambul”, “Stambuli” demekte olduğunu aktarmıştır.

TİMÜRLULARDA ZİYAFET

O, bu ziyafetlerde yemeklerin hazırlanışından sunumuna, yemek araç ve gereçlerinin tasvirinden teşrifat ve Timurlu âdetlerine kadar tüm gözlemlerini aktarmıştır.  Clavijo’nun bu zengin anlatımlarını yaptığı ziyafetler esasında Timur ve halefleri zamanında devletin büyüklüğünü gerek kendi halkına gerekse de elçiler nezdinde diğer devletlere gösterebilmek adına verildiğini söyleyebiliriz.

Bu minvalde Timurlularda kazanılan büyük zaferlerden sonra, hanedana mensup kişilerin düğünlerinde ve hükümdarların sevinçli olduğu zamanlarda saray veya köşklerin önünde açık hava ziyafetleri verilirdi. Çalışmada sunulan bilgiler saray ve etrafında gelişen yemek kültürüyle ilgili olup ilk olarak bu başlık altında ziyafetlerdeki teşkilat ve teşrifat ile ilgili makam ve kişilerden bahsedilecektir.

TİMURLU DEVLETİNİN SARAYINDAKİ GÖREVLİLER

Timur zamanında başkent Semerkand’da birçok örneği görülen ziyafetlerde başta hükümdarın çadırı olmak üzere tüm şehir ahalisinin
katılabildiği ve sayıları 20.000’i bulan çadırlar kurulurdu. Gerek saraydaki mutfak işlerinin gerekse de verilen bu büyük ziyafetlerdeki
sunumun düzenli ve sorunsuz bir şekilde yapılabilmesi, şüphesiz belirli bir hizmet sınıfının varlığı ile gerçekleştirilebilirdi.

BUKAVUL

Bu hizmet sınıfı içerisinde en yüksek makam “bukavul” makamı olup bu memuriyet Cengiz Han zamanında ortaya çıkmıştır. Timurlu
Devleti’nde saray memuru olan bukavul, saltanat tadıcısıydı.

Bukavul, Timurlu sarayında mutfağa ve burada hazırlanan yemeklere nezaret eder, yemek ve içeceklere zararlı şeylerin katılmamasına
bakardı. Timurlu tarihçisi Yezdî’nin (ö. 858/1454) eserinde bu makama atıf yapılmış.

BAVURÇİ

Timurlu saray memuriyetlerinden biri de aşçı olarak görev yapan “bavurçi” idi. Bu makam da Cengiz Han döneminde ortaya çıkan
makamlardan biriydi ve bukavul kadar önemli bir görevli değildi. Timur devrinde bu unvana sahip olan tek kişi, Tevekkül Bavurçi idi
ve Timur’un en yakın adamlarından biriydi.

ZiYAFETTE NELER YENMEKTEDİR ?

Clavijo’ya göre Timur zamanında az sayıdaki maiyet ve misafirler için sarayda ziyafet verilen bir salon vardı. Dolayısıyla buradaki teşrifat ve nizam karışıklığa mahal vermezdi.

AÇIK HAVA ZİYAFETİ

Açık hava toylarında katılımın fazla olacağı hesap edilerek hükümdarın emri gereğince şehirde ve civarda bulunan pişmiş koyun ve at satan aşçılar, kasaplar, meyve satıcıları gibi esnaf alana gelerek kendilerine belirlenen yerlerde satış yaparlardı.

Fırıncılar da burada ocaklarını yakıp ekmek pişirirlerdi Timurluların içkili ziyafetlerinde yemekten önce şarap içmek adettendi. İçki, hızlı içilir ve kısa sürede sarhoş olunurdu. Timurlu adetlerine göre bu tarz ziyafetlerde şayet davetliler sarhoş olmazsa o ziyafetten haz alınamazdı. Nitekim Clavijo ve diğer elçilik heyetinde bulunan kişilere, verilecek bir ziyafet öncesinde iki güğüm şarap gönderilmiş ve onların mutlu bir şekilde ziyafete katılmaları istenmişti.

Ziyafet için hazırlanan türlü şekillerde pişirilmiş yemekler adet olduğu üzere çok büyük ve yuvarlak tabaklanmış deri parçalarının üzerlerine yerleştirilirdi. Etler çok fazla ve ağır olduğundan hükümdar et istediği zaman mezkûr deri parçalarının üzerlerinde hizmetliler tarafından sürüklenerek sofraya götürülürdü. Hükümdara 20 karış kadar yakına gelen bavurçiler deri parçalarının üzerine çökerek etleri kesip parçalara ayırırlardı.

Ardından etleri değerli kâselere koyarlardı. Etli yemekler servis edilmeden önce hizmetçiler çorba sunumu yaparlardı. Bu çorbalara servisten hemen önce tuz ekilmesinden hareketle çorbaların tuzsuz pişirildiğini söyleyebiliriz.

Ardından pişirilmiş mısır ekmeklerinden ince dilimler katlanarak her biri bir et kâsesinin üzerine yerleştirilirdi. Tüm bu işlerden sonra hizmetçiler, hazırlanan servisleri önce hükümdarın, ardından da hanedan üyeleri, misafirler ve eşrafın önüne koyarlardı. Elçilerin katıldığı ziyafetlerde hükümdar, bir lütuf göstergesi olarak kendi önüne konulan tabaklardan onlara gönderirdi. Nitekim Clavijo’nun katıldığı ziyafetlerden birinde Timur, önüne konulan tabaklardan ikisini Clavijo ve yanındakilere göndermişti. Misafirlere ayrıca daha fazla yemekler getirilir, ziyafet sonunda bu yemekleri kaldıkları yere götürmeleri istenirdi.

Bu bir Timurlu âdeti olup şayet yemekler götürülmezse bu davranış, hükümdara hakaret olarak algılanırdı. Bir başka Timurlu âdeti ise hizmetçilerin misafirlerden birinin önünden yemeği aldıkları zaman bu yemeği maiyetinde bulunanlara vermeleriydi. Misafirlere sunulan yemeklerin fazla oluşunu dile getiren Clavijo’ya göre kendilerine sunulan yemekler altı ay yetebilecek kadardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir