Değerli Nimet Ekmeğin Tarihi

Ramazan sofralarının vazgeçilmezi “Ramazan pidesi”
Ekmek, etmek/ötmek olarak söylenmektedir. Vazgeçilmez bir gıda olan “ekmek” her zaman kutsaldı. Bazı yerlerde “nan” kelimesi geçmektedir. Nan kelimesi Farsça kökenlidir. Osmanlı’da nan-ı aziz olarak geçmektedir.
Ekmek, yerleşik düzene geçilmeye başlandıktan sonra yabani buğday, arpa, yulaf, darı gibi tahılların “ehlillleştirilmesiyle “ekmek vazgeçilmez gıda” olmaktadır. Türkiye’de ekmek ; günde 25.295, yılda 9,2 milyon ton ekmek üretilmektedir. Günlük ortalama 95 milyon ekmek üretilirken bunun 6 milyon adeti israf olmaktadır. Türk mutfağında israfını engelleyecek, bayat ekmeklerle yapılan yemekler mevcuttur.
Ekim yapan, ürün alan, öküz, koyun, keçi ve sığırı da kendine bağlayan, giderek kentleşen, sanata önem veren ve ticari ilişkilerini güçlendiren toplumlar, uygarlıkta mesafe kazandılar.
EKMEK ETİMOLOJİSİ
Ekmek, sözü eski türkçede etmek şeklinde söylenirdi. Bazı bölgelerde bu deyişin ötmek şeklinde söylendiği de görülmektedir. Meselâ Kaşgarlı Mahmud, kitabında bu her iki söylenişi de almıştır. Ayrıca, daha eski Uygur metinleri ile, Harezmşahlar çağında ve Çağatay türkçesinde de ekmeğe, ötmek şeklinde söylendiği de görülmektedir.
Batı türkçesinde Kıpçak ve Mısır Memlük Türklerine gelince, bunlar da etmek söylenişini devam ettirmişlerdir.
Dede Korkut Kitabında da, “bişmiş etmegün bakası olmaz” gibi, cümleler içinde görülüyordu.
Günümüz halk ağızlarında da etmek, etmeh, etmah, itmek, e’mek biçimlerinde geçmektedir.
KUTSAL GIDA “EKMEK”
Türkler, “etmek” yerine Farsça asıllı olan “nan” kelimesini uzun yıllar kullanmışlardır. Bugün Özbek Türkçesinde de “nan” kelimesi yaygın olarak kullanılmaktadır. Osmanlılar arasında ekmeğin yüceltilmiş adı “nan-ı aziz” yani “değerli nimet” anlamına gelmektedir. Bu, aynı zamanda ekmeğin kutsal olduğu anlamaktayız.
Ekmeği, Türk mutfağı üzerinden incelersek; Orta Asya mutfağında ekmek , Hititlerde ekmekler, Selçuklu mutfağında ekmek , Osmanlı mutfağında ekmek ve Türkiye cumhuriyeti mutfağında yani Anadolu mutfağında önemli yeri vardır. Sadece Türklerde değil dünya mutfaklarını incelediğimizde önemi karşımıza çıkmaktadır.
Fransız için has buğday unundan baguette yani baston ekmeği, Türk için somun ve pide, Amerikalı için susamlı burger ekmeği, İsveç li için çavdar ekmeği, Hintli için dari unundan chapati, Meksikalı için mısır unundan tortilla ulusal kimliğinin bir parçasıdır. Tıpkı, bir Japon veya Çinli için bir kâse haşlanmış pirincin ya da bir Afrikalı için kinoa içinde aynı şeyi söyleyebiliriz.
EKMEĞİN KUTSALLIĞINA ÖRNEKLER
Türk kültürlü halklarla ekmeğe özel saygı vardır. Kazakistan’da bunun örneği aşağıdaki gibidir. Misafir davet edildiği yemek masasına gitmeyecek olursa ekmekten bir lokma almasında ısrar edilmektedir.
Özbek Türklerinde bala doğarken annenin başucuna konulan nan (ekmek), tuz, bıçak, ısırık (üzerlik), sarımsak’tan ekmek anneye ısırtılır, üzerlik koklatılır.
Doğu Anadolu’da bazı yörelerde ilk tırnağı kesilen çocuğun eli ekmeğe dokundurulur veya una batırılmaktadır. Amaç çocuk büyüyünce helal kazanıp helalinden yemesidir.
Anadolu’da yemek sofrasına davet edilen kimse, yemeye gelmek istemese dahi “sofranın bereketi kaçar, sonra ekmek küser.” denmektedir.
Ekmeğin bereket simgesi oluşu Anadolu Türklerin de de çok yaygın olmaktadır.
SÖZLÜ KAYNAKLARDA “EKMEK”
Ekmek etrafında sözlü kültür ürünleri üremiştir.
- “Ekmek kapısı”, yaşam mücadelesi,
- “Ekmeğini taştan çıkarmak”, hayatın idamesi için bütün zorlukların aşılmasını anlatır.
- “Ekmek aslanın ağzında”, ulaşılmasının zor olduğunu anlatmak için söylenir.