SAKATAT

Sakatat, benim için bir kurban bayramını hatırlatır. Kurban bayramı namazından sonra kurban kesilip ciğer ve et kavurmasıyla  ilk lokma yemekteydim. Baklavadan kaçamak yapmazsam ilk lokma akrabalarla oturduğumuz sofrada Bursa cevizli lokumu ve kavurma ile bayram sabahını geçirmiş olurum.

Gastronomik açıdan sakatat

Gastronomik anlamda sakatat, kasaplık hayvanların (genellikle büyükbaş ve küçükbaş) etleri dışında kalan organ ve diğer uzuvlar olarak özetlenebilir. Sakatat dilimize Arapça’dan girmiş bir kelime Anlamı, “her nesnenin yaramazı ve kötüsü ve hayvanatın adeten eki olunmayan [yenilmeyen] yerleri” demek.

Sakatat düşük kaliteli gibi değersiz bir kelime anlamı taşımaktadır. Fakat yemek kültürümüzdeki yerinin oldukça değerli olduğunu belirtmek gerek. Hayvanların, etleri dışındaki kısımları yani sakatatı ilk sefer yemek tarihçisi Reay Tannahill çömlek yapımından önceki dönemlerde hayvan midesinin kap olarak kullanıldığını düşünmektedir. Uzun göçler sırasında sağılan sütleri hayvan midelerinde taşıdıkları düşünülmektedir. Bu sütün doğal mayalanması ve peynir oluşmasını sağlamaktadır

Selçuklu ve Osmanlı zamanında sakatat kullanılmaktadır. Padişahlarının sofrasından eksik olmayan ve esnaf lokantalarında pişirilerek halkı doyuran bir yiyecekmiş.

Sakatat, evlerde ve lokantalarda birkaç yemekle karşımıza çıkmaktadır. Bunlar işkembe ve kelle çorbası, kokoreç, ciğer ve kelle söğüş olmaktadır.

Faydalarından dolayı mutfağımızda daha çok yer verip sağlığımıza dikkat etmeliyiz.

SAĞLIK AÇISINDAN

Doktor Ümit Aktaş

Kolesterol hakkında : kolesterol vücudunuzun yapı taşıdır. Damarları tıkamaz tam aksine damarları tıkayan plaklati yarattığı harabiyeti tamir eder. Kolesterol hücre duvarının yapımı için gereklidir. Kolesterol olmadan beyin dokusu yapılamaz, tüm hormonlar kolesterol yapısındadır, kolesterol olmadan çocuklarınız büyüyemez.

Sağlıklı olmak için bol sakatat tüketmemiz gerekmektedir. Çünkü sakatatlarda kollajen ve D vitamini bulunmaktadır.

Doktorlar kollajen almak için bolca paça çorbası ve kemik suyu içilmesini önermektedir.

D vitamini eksikliği hastalıkların meydana gelmesinin önünü açmaktadır.

Vahşi yaşam belgeselin izlemişsinizdir. Afrika’nın bir yerinde aslan ceylanı avlamaktadır. Avlandıktan sonra ilk önce karın bölgesine saldırıp işkembesini ve sakatatlarını yerler ve daha sonra diğer bölgelere geçerler. Bunu içgüdüsel olarak yaparlar çünkü en kıymetli olan yerinin sakatat olduğunu bilmektedirler.

Tarihte sakatat

Ahmet Ünal’ın Hitit mutfağı hakkındaki kitabında ilk yerleşik toplumların ortaya çıktığı Anadolu topraklarındaki Babil ve Sümer uygarlıklarından sonra Anadolu’da hüküm süren Hititlerin  törenleri  hakkında bilgi vermiştir. Hititler törenlerinde  tanrılarına sunulan parçalar özellikle kalp ve ciğer gibi iç organların kurban eti olarak tanrılarına sunulmasından dolayı bu kısımlar çok tercih edilir ve zevkle yerlerdi.

Tanrılarına sunulan parçalar dışında kalan kısımları ise haşlanıp törenlerde halk tarafından yenilirdi.

Roma mutfağında kaynak olarak kullanabileceğimiz kitap Batı’nın ilk yemek kitabı olarak bilinen “Cookbook Named De Re Coquinaria ” kitabıdır. Bu kitapta 500 tarif bulunmaktadır. Roma’da dana lüks kabul edildiğinden dolayı domuz eti daha yaygındır. Domuz etinden yapılan yemekler arasında jambon , salamura et, isli et, sucuk ve sosis yapılmıştır. Kitapta sebzeli bir yemek görülmektedir. Bu tarif ise dolma içine birçok baharat, sebze ve kabuksuz salyangoz ile birlikte küçük doğranmış sakatat parçaları konulduğu yazmaktadır.

Bu yazıyı yazarken Pelin DUMANLI‘nın kitabından yararlandım. Sakatat hakkında detaylı hakkında bilgiler veriyordu. Bende elimden geldiğince bu bilgileri sizlerle paylaşacağım. İyi okumalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir