KIRGIZİSTAN GÜNLÜKLERİ -1 BİŞKEK

Kırgızistan Günlükleri – 1: Ata Toprağında İlk Sabah
Kırgızistan bir ata toprağı… Uçaktan inip o bozkırlara baktığımda, daha öncede aklıma gelen soru beni cevabını aramaya itiyordu.
“Atalarımız neden buraları terk etti?”
Ama dağa çıktığımızda, o coğrafyanın günlük yaşam koşullarını görünce… hak vermemek elde değildi.
Tek sorun: giysilerimizi ona göre ayarlamamıştık. Soğuk bizi biraz zorladı. Buda büyük bir etkendi.
Başkent Bişkek’in hava durumuna bakıp gezeceğimiz dağların hava durumuna bakmamak büyük hataydı.
GEZİ BAŞLIYOR.
Günün ilk saatlerinde Bişkek’e vardık. Havaalanından taksiyle 40 dakika süren bir yolculuktan sonra şehir merkezinde bir hostele yerleştik.
Hostelin adı biraz garipti: Ololo Hostel. Ama içeri girince fikir değişiyor: tasarım harika.
En çok aklımda kalan, otağa benzeyen tek kişilik toplantı odalarıydı. Her köşede geleneksel motifleri vardı.
Eşyaları bıraktık, soluğu sokaklarda aldık.
BAŞKENT BİŞKEK
Kırgızistan’ın başkenti Bişkek benim için yaşanabilecek şehirlerden biriydi.
Geniş kaldırımlar, temiz hava, yardımsever insanlar…
Gitmeden önce bazı videolarda ülkenin “en fakir ülkeler” arasında gösterildiğini izlemiştim. Ama bu videolarda durum oldukça abartılmış. Gerçek tablo çok daha farklı.
Bir kafede otururken tanıştığımız Cenk adlı bir Türk, burada dört yıldır yaşıyormuş. Özel dersler vererek geçimini sağlıyormuş. Sohbetimiz çok keyifliydi.
OŞ PAZARI
Oş pazarına varmadan dolarları Kırgızistan parası olan tengeye çevirdik. Pazara vardığımızda herkes sessizdi. Türkiye’deki pazarda pazarcılar bağırılar. Ama burada herkes kendi tezgahına geçmiş müşteriyi bekliyor. Gel abim 3 kilo 100 lira gibi birşey yok.
Arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Pazar o kadar sessizdiki çok rahatlıkla sohbetimiz duyulmaktaydı. Şehir merkezini gezerken çoğunlukla böyleydi.
Kahvaltı için samsa bakmaya başladık. Samsa üçgen şeklinde bir börek/ekmek çeşitidir. Tandıra yapıştırılıp pişiriliyor. Dışı çıtır içinde kuzu eti ve etin yağı vardı. Kahvaltı için çok güzel olmuştu. Fiyatında yanında cabasıydı. Yerel halk 1-2 tane alıyordu. Biz 4 tane almıştık. Samsanın yanında çi börek vardı. Onlardanda aldım. Yanıma erzaklık yaptım.
Bu dükkanda tezgahtaki abla bize anlatıyordu. samsalar neyli diye anlatırken benim dikkatim ablanın koluna gitti. Çi börekleri pişirirken yağın sıçramasından kolları hep yanıklar vardı. Aşçıların dünyanın neresinde olursa olsun kolları kesik yanık olup, cehennem sıcağında çalışıp müşteriye en iyi şekilde hizmet etmeye çalıştıkları bir daha aklıma geldi. (bende aynı durumlardan müzdaripim)
SAMSA NEDİR ?
Samsa, Orta Asya mutfağına ait bir börek çeşididir. Genellikle üçgen veya kare şeklindeki hamurun içine et, patates, soğan ve baharatlar gibi malzemeler konularak hazırlanır. Ardından fırında veya tandırda pişirilerek servis edilir. Samsa, özellikle Orta Asya ülkelerinde ve Türk mutfağında sıkça tüketilen bir atıştırmalık veya ana yemek olarak bilinir.
Tadı damağımda kalmıkştı bu fiyata bu lezzet çok iyiydi. Daha sonra başka restoranlarda da yedik. Bursa’da bir restorantta var. onuda deneyeceğim. bakalım onlar nasıl yapmışlar.
Oş Pazarı bana, Bursa’daki Kapalı Çarşı ve Reyhan Pazarı’nın bir karışımı gibi geldi:
Lokantalar, peynirci dükkânları, sebze meyve tezgahları, kıyafetçiler…
Hava sıcak ama nemsizdi. Gölgeye kaçıyoruz sürekli.
Bir kafeye oturduk. Derken Cenk abi geldi. Türkçe konuştuğumuzu duyup selam vermek istemiş. Kırgızistana taşınmış.
Meğer İngilizce ve Türkçe dersleri vererek burada hayat kurmuş. Gayet mutluydu.

Akşam Sofrası ve Beş Parmak
Akşam yemeğinde, rehberimiz Mustafa Arif NARİN abinin önceden tanıdığı Kırgız arkadaşlarıyla buluştuk: Sapargül ve Aykokul.
Muhabbet çok güzeldi. Genel olarak Türkiyedeki ve Kırgızistan daki yaşamdan şartlarından, günlük hayattan konuştuk.
Bize Kırgızistan mutfağının yemekleri hakkında bilgilendiriyorlardı. Neler yenmesi gerektirdiği hakkında bizi bilgilendiriyorlardı.
Herkes birer tabak at etli beş parmak yemeğinden istedi. Ortaya Özbek pilavı ve kızarmış/haşlanmış mantı ile masayı doldurduk. Evlerde ve restoranlarda çokça tüketilen meyve çayları vardı. İçimi çok güzeldi. Biz iki tane söyledik. Biri orman meyveli diğeri ise nane limon gibi çaydı.
Birde restorana hostelden tanışmış olduğumuz 2 alman kadın ve Vietnam asıllı belçikalı erkekle beraber yemek yedik.
Almanlar bozkurt yaptığımızı görünce tepkileri garipti.
Ben mutfak tarihi ve kültürüne olan merakımla Aykokul’a bu yemeklerin kökeni hakkında sorular sordum.
Bunları detaylı olarak başka bir yazıda anlatacağım.
Bu satırlar Kırgızistan Günlükleri’nin ilk adımı.
Orta Asya Türk mutfağına dair daha çok şey öğreneceğim bir proje planlıyorum.
Şimdilik araştırıyor, gözlemliyor ve öğreniyorum.